Dünyayı idare eden üst akıl, 20-50 ve hatta 100 yıl ileriye dönük planlar yapıyor ve uygulamaya koyuyor. Buna şahit olduğum bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
İngiltere’de 1987-1988 yılları arasında, Kent Üniversitesi, Canterbury Christ Church Collage’de öğretmen eğitimi konusunda staj yapıyordum. İspanyol kadın sınıf arkadaşımın doçent olan eşi, eğitim aldığımız üniversitede öğretim görevlisiydi. Aynı zamanda bir tröstün danışmanlığını da yapıyordu.
Dostluğumuz ilerledikten sonra arkadaşımız, ev ve sınıf arkadaşım Ekrem Bektaş ile beni beyi ile tanıştırdı. Bir hafta sonra onlara Türk Restoranında Türk döneri, Türk yemekleri ve Türk baklavası ikram ettik.
Beyefendi, bizimle iyi anlaştı. Aile üyeleri ile tanıştırmak istediğini söyledi, evlerine davet etti. İki hafta sonra evlerine elimizde çiçeğimiz ve hediyelerimizle birlikte gittik. Annesi, babası, kardeşi, eniştesi, kayını, baldızı tüm aile fertleri ile tanıştık.
Hanım arkadaşımız, birkaç hafta sonra eşinin Londra’da bir gruba eğitim vereceğini, kendisinin gün boyu yalnız kalacağını, istememiz halinde Londra’da birlikte gezebileceğimizi söyledi. Teklifini kabul ettik. Londra’ya gittik. Arkadaşımın beyi aracıyla bizi British Museum’a bıraktı. Biz akşama kadar müzeyi gezdik. Akşamüzeri bizi müzeden aldı. Londra’da nezih bir İtalyan Restoranında yemekte sohbet etmeye başladık.
Çin’i kimler şekillendiriyor…
Eğitimci olduğumdan merak ettim.
- Kime eğitim verdiniz? diye sordum.
Arkadaşım ve eşi göz göze geldiler. Söylemesek mi söylemesek mi diye kısa bir tereddüt geçirdiler. Sonra açıklamada bir sakınca görmediler.
Arkadaşımın beyi,
- “Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkezi Komitesi Genel Sekreteri Danışmanlarına eğitim verdim”. Dedi.
- Bu sefer eğitimin konusu neydi? diye sordum.
- “2000’li yıllarda Çin’in liberal ekonomiye geçişi ve liberal ekonomiye geçirecek kadroların yetiştirilmesi” diye cevap verince ben,
-Olamaz. Bu mümkün değil. Çin’de katı bir komünizm rejimi var. Komünistler, düşmanı oldukları kapitalist sisteme ve liberal ekonomiye geçmezler. Dedim.
Arkadaşının beyi kendinden emin bir şekilde gülümseyerek;
- “Göreceksin Namık Kemal Bey, 2000’li yıllarda Çin’de büyük değişim yaşanacak. Yetiştirdiğimiz bu kadroyla Çin liberal ekonomiye geçecek”, “ Çin üretim merkezi olacak” , “Pekin’den Londra’ya yol yapılacak” dedi.
Yıl: 1988, Yer: Londra, o yıllarda Çin’de katı bir komünizm sistemi var. Çin’e liberal ekonomiyi getirecek kadrolar Londra’ da yetiştiriliyor.
Araştırdım. Öğrendim ki, İngiliz ekonomistler, çok sayıda Çinli teknokrat ve iktisatçıya, serbest ticaret, kamu işletmelerinin özelleştirilmesi, mali düzenlemeler konusunda hem İngiltere’de hem de Çin’de seminerler veriyordu.
Evet, aradan yıllar geçti. 2000 yıllara geldiğimizde arkadaşımın eşi haklı çıktı. Çin, liberal ekonomiye geçti. Çin üretim merkezi oldu. Çin’in ekonomisi büyüdü. Ve Çin, dünya ticaretini eline geçirdi.
Çin gibi büyük bir devletin, Dünya Finans Merkezi Londra’dan şekillendirildiğine şahit oldum.
Dünyayı şekillendiren, hükümetleri kuran ve yıkanların, haritaları değiştiren, dünyanın zenginliklerini paylaşan Rockefeller ve Rothschild aileleri başta olmak üzere bunlar gibi ailelerin oluşturduğu “İlluminati” yi o yıllarda bilmiyordum.
Çin’i liberal ekonomi rejimine geçiren kadroları yetiştiren bu İngiliz, İlluminati’nin çalışanı mıydı acaba? Diye hâlâ kendi kendime sorarım.
Pekin’i Londra’ya bağlayacak Tarihi İpek Yolu” canlanıyor. “Orta Koridor” açılıyor.
Çin’de üretilen malların, uzak doğudaki ham maddelerin, enerji kaynaklarının diğer güzergâhlardan daha hızlı ve güvenli bir şekilde Avrupa ve İngiltere’ye ulaşabilmesi; İngiltere ve Avrupa’ da (Almanya ve Fransa başta olmak üzere) ve demiryolu üzerindeki ülkelerde üretilen malların da uzak doğuya nakli için günümüzde Pekin – Londra Tarihi İpek Yolu - Tren Hattı Projesi uygulanıyor.
Proje hattındaki ülkeler, ülkelerinden geçecek hızlı tren yolu hattını döşemekte, alt ve üst yapıyı tamamlama çalışmalarını sürdürmektedir.
Orta Koridor’un temel omurgasını oluşturan 2 hat olan Trans-Kazak Demiryolu tamamlandı (2014) ve Bakü–Tiflis–Kars (BTK) demiryolu 2017'de hizmete girdi.
Çin–Kırgızistan–Özbekistan Demiryolu Projesi (Kashgar–Andijan hattı) halen aktif şekilde inşa ediliyor. İnşaat, 2025’te başlamış olup 523 km’lik hattın 2029’da tamamlanması öngörülmektedir.
Bu ülkeleri içinde yer alan Türkiye’ de görülen hızlı tren yolu çalışmaları, İstanbul Boğazı altından geçen Avrasya Tüneli, Pekin – Londra Tarihi İpek Yolu -Hızlı Tren Hattı Projesi’nin Türkiye ayağını oluşturmaktadır.
Dünyanın en büyük ticaret yolunun Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmesi Türkiye’yi daha da vazgeçilmez yapacaktır.
Türkiye, Azerbaycan üzerinden Hazar ötesine (Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan) bağlanan “Orta Koridor” projesini uzun vadeli bir jeopolitik öncelik olarak görmektedir.
Bu bağlantının tam merkezinde Zengezur Koridoru bulunuyor. Koridor açılırsa, Türkiye kara yoluyla doğrudan Azerbaycan’a ve oradan Orta Asya’ya, Türk devletlerine ulaşabilecektir.
Amerika, Ermenistan ve Azerbaycan arasında ABD’ye Zengezur Koridoru’nun geliştirilmesi ve işletilmesi konusunda varılan anlaşma; 99 yıllık hak, kâğıt üzerinde “Ticaret ve Ulaşımın Önünü Açan Bir Barış Projesi” olarak sunulsa da, ABD, anlaşma çerçevesinde karayolları, demir yolları, enerji hatları, fiber optik kablolar gibi altyapıların geliştirilmesi için özel sektör konsorsiyumlarına 99 yıllık geliştirme hakkı tanımaktadır.
ABD’nin Kontrolü Kesme Riski…
ABD’nin anlaşmadaki rolü “işletme ve denetim” üzerine kurulu. Bu, ABD’ye teknik olarak güzergâh üzerinde lojistik, gümrük, güvenlik ve siyasi onay mekanizmaları kurma imkânı veriyor.
ABD’nin ulusal çıkarları, Türkiye ile Türk devletleri arasındaki entegrasyona engel olmak değil, kontrol etmek ve yönlendirmek şeklinde olabilir. Yani bağlantıyı tamamen kesmek yerine kendi stratejik çıkarına göre filtreleme, yavaşlatma veya yönlendirme ihtimali daha gerçekçi görülmektedir.
Ancak ABD–Türkiye ilişkilerinde gerginlik (örneğin S-400, Suriye’de PYD/YPG, Doğu Akdeniz gibi dosyalar) artarsa, ABD’nin bu denetimi jeopolitik baskı aracı olarak kullanması ihtimali mümkündür.
Zengezur Koridoru ABD kontrolünde olsa bile Türkiye–Orta Asya bağının tamamen kesilmesi ihtimali düşük, fakat ABD’nin bunu pazarlık kozu, siyasi baskı veya stratejik yavaşlatma aracı olarak kullanma olasılığı oldukça yüksektir.
Türkiye’yi ne zaman Türkler yönetirse Türkiye o zaman kurtulur derdi tarih öğretmenimiz.
Türk devlet aklına güveniyorum. Riskleri fırsata çevirmesini bilen iyi insanlarımız var. Dışarıdan gelecek baskılara karşı duracak cesurlarımız, donanımlı kadrolarımız var.
Ne mutlu Türküm diyene, Ne mutlu kendini Türk hissedenlere. |