Namık Kemal Yıldız UYGUR TÜRKLERİNE ÇİN ZULMÜ
Yazı Detayı
21 Eylül 2025 - Pazar 21:01
 
UYGUR TÜRKLERİNE ÇİN ZULMÜ
Namık Kemal Yıldız
infoyenihaber@gmail.com
 
 
Doğu Türkistan: Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı Sincan Uygur Özerk Bölgesine verilen addır. Urumçi, Kaşgar, Hotan, Turfan başlıca şehirleridir. Çinlilerin heykelini yıktığı Divanü Lûgat-it Türk’ün yazarı Kaşgarlı Mahmut bu topraklarda yaşamıştır. Doğu Türkistan’da, Uygur Türkleri başta olmak üzere Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar gibi Türk soylular ve Çin orjinli Hui Müslümanları yaşamaktadır. Hui’ler, 7. yüzyıldan itibaren İpek Yolu ticaret yollarıyla Çin’e gelen Arap ve Pers tüccarlar ile yerli Çinlilerin karışımından oluşmuştur. Çin devleti, Müslüman oldukları halde Hui Müslümanlarına baskı yapmazlar, soykırım uygulamazlar. Çin’in enerji kaynaklarının (petrol, doğalgaz, kömür) büyük kısmı Doğu Türkistan’da bulunur. Ayrıca Kuşak-Yol Projesi’nin Batı’ya açılan kapısı olması açısından stratejik açıdan da önemlidir. Çin, yönetimi bu bölgeyi “Sincan” olarak adlandırırken, Türk dünyasında ve Uygurlar arasında “Doğu Türkistan” ismi yaygın olarak kullanılmaktadır. “Doğu Türkistan” ifadesi özerklik ya da bağımsızlık vurgusu içerirken, “Sincan” Çin’in idari tanımıdır. Çin’in yaptığı İnsan Hakları İhlalleri 2017 yılından itibaren özellikle Batılı medya ve insan hakları örgütleri, Çin’in bu bölgede Uygur Türklerine yönelik sistematik insan hakları ihlalleri gerçekleştirdiğine dair raporlar yayınladı. Bu iddialar arasında şunlar öne çıkıyor: Toplama kampları: Çin yönetiminin, “mesleki eğitim merkezi” adını verdiği kamp larda yüz binlerce Uygur’u ve Kazak’ı tuttuğu, siyasi eğitim, ideolojik “yeniden programlama” uygulamakta, beyin yıkama çalışmalarına devam etmektedir. Zorla çalıştırma: Pamuk tarlaları, tekstil fabrikaları ve madenlerde Uygurların düşük ücretle zorla çalıştırıldığına dair çok sayıda rapor mevcuttur. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve bazı bağımsız araştırmalar, Sincan’da üretilen pamuğun ve tekstil ürünlerinin küresel pazara “zorla çalıştırma” yoluyla geldiğine dair kanıtlar sundu. Bu nedenle ABD, AB ve bazı ülkeler Sincan pamuğuna ve bazı şirketlere yaptırım uyguladı. Dini ve kültürel baskılar: Cami yıktılar. Kur’an eğitimini yasakladılar. Ramazanda oruç tutmayı kısıtladılar. Türkçe/İslamî isimlere yasak koydular. İnanç ve ibadet özgürlünü ellerinden aldılar. Norveç’te yaşayan kardeşim Mehmet Akif, komşusu Uygur kadının bizim gibi Anadolu Türkçesi konuştuğunu ve rahat bir şekilde anlaştıklarını söyledi. Aile içi müdahale: “Her aileye bir Han Çinlisi memur gönderilmesi” politikası (Çince: fanghuiju), Çin hükümetinin Uygur ailelerini düzenli olarak ziyaret edip “Çin kültürünü öğretme” programı yürüttüğünü iddia ediyor. Ancak bazı bağımsız kaynaklar, bunun zorla evlilik ve cinsel taciz riskleri doğurduğunu ileri sürüyor. Han Çinlisi” ifadesi, Çin nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan Han etnik grubunu tanımlar. Çin’li erkekler, sanki damızlık boğa gibi Uygur kız ve kadınlarına tecavüz ederek Türk neslini zorla Çinlileştiriyorlar. Doğum oranlarını azaltma politikaları: Zorunlu doğum kontrolü ve kısırlaştırma uygulamalarına dair ciddi iddialar Birleşmiş Milletler raporlarına yansıdı. Haberleşme kısıtlama: Uygur Türkleri, yurtdışında yaşayan aile fertleri ile telefonla konuşamamaktadır. Mektuplar adreslere ulaşamamaktadır. Haberleşme imkânı ellerinden alınmıştır. Yakınları öldü mü? Hapiste mi? Yaşıyor mu? Haberler alamıyorlar. Haksız yere tutuklama ve hak arama yollarının tıkama: Çin’in yaptığı insanlık dışı uygulamalara karşı hukuki yollardan hak aramak isteyenler tutuklanmakta. Hapse atılmakta. Aile bireyleriyle görüştürme imkânı verilmemektedir. Çin hükümeti, bu iddiaları reddediyor; “aşırılıkla mücadele”, “terörizmi önleme” ve “yoksulluğu azaltma” amacıyla bu politikaları uyguladığını savunuyor. Çin’e Tepki gösterenler: ABD, Kanada, İngiltere, AB ülkeleri, Avustralya ve Japonya; Çin’in uygulamalarını “insanlığa karşı suç” hatta “soykırım” olarak tanımladı. ABD özellikle “Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası” çıkardı. Çin’i destekleyenler veya sessiz kalanlar: Rusya, Pakistan, Suudi Arabistan, İran gibi ülkeler Çin’in politikalarını destekledi veya sessiz kaldı. Türkiye Açısından Durum Türkiye, Uygur Türkleri ile ortak tarihî ve kültürel bağlara sahiptir. Türkiye kamuoyunda Uygurların durumu hassas bir konudur. Türkiye bir yandan Uygurların haklarını savunan açıklamalar yaparken, bir yandan Çin ile ekonomik ilişkileri korumaya çalışıyor. Çin, Türkiye için önemli bir ticaret ortağı ve “Kuşak-Yol Projesi” gibi stratejik projeler nedeniyle Ankara diplomatik denge gözetiyor. Türkiye, BM’de Uygurlar lehine açıklamalara katılsa da, Çin ile kriz çıkarmamaya çalışmaktadır. Son olarak Türkiye, ABD, İsrail ve AB karşısında çok yönlü dış politika izleyip denge unsuru olmak amacıyla Türkiye, Rusya ve Çin ittifakı /işbirliği önermiştir. Yapılması gerekenler: Türk Devletleri Topluluğu (TDT), İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Dünya Devletleri olarak Çin’in uyguladığı insanlık dışı uygulamalara karşı kapsayıcı ve uygulanabilir tedbirler şunlardır. 1. Diplomatik ve Politik Tedbirler TDT ve İİT, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve BM sözleşmeleri çerçevesinde düzenli olarak resmi kınama açıklamaları yapabilir. BM İnsan Hakları Konseyi’nde özel oturumlar, acil çağrılar ve soruşturma talepleri sunulabilir. Çin ile ikili görüşmeler yerine çok taraflı diplomatik platformlarda baskı uygulanabilir. 2. Ekonomik ve Ticari Tedbirler Çin’den belirli ürünlerin ithalatının durdurulması veya sınırlanması, insan hakları ihlaliyle ilişkili şirketlerin ticari faaliyetlerinin engellenmesi. Çin yatırımlarını insan hakları kriterlerine bağlamak, özel sektör ve devlet ortaklığıyla etik denetim mekanizmaları oluşturmak. TDT ve İİT ülkeleri arasında dayanışmayı artırarak Çin’e bağımlılığı azaltacak ekonomik ağlar kurmak. 3. Hukuki ve Uluslararası Araçlar Uluslararası Ceza Mahkemesi, Uluslararası Adalet Divanı veya özel insan hakları soruşturma mekanizmaları aracılığıyla Çin’in uygulamaları hakkında dava veya inceleme başlatmak. BM ve bağımsız kuruluşlar için insan hakları ihlallerini belgelerle sunmak. 4. Sivil Toplum ve Medya Kanalları Dünya genelinde Çin’in uygulamalarına dair medya kampanyaları ve bilgi paylaşımı yapmak ve Akademik ve kültürel diplomasi uygulamak. 5. Teknolojik ve Bilgi Alanı Tedbirleri İnsan hakları ihlallerinde kullanılan teknolojilere (yüz tanıma, gözetleme sistemleri) erişimi kısıtlamak mümkündür. İsrail’in Filistin ve Gazze’de Müslümanlara yaptığı soykırımlara sessiz kalan ve kınamaktan öte hiçbir eyleme girmeyen Müslüman devletleri, petrolü soykırımı önlemek için kullanabilirler. Uygur Türklerini ve Gazze Müslümanlarını bu baskıdan kurtarabilirler. Türk Devletleri Topluluğunun, Uygur Türklerinin kendi öz yurtlarında özgür ve insanca yaşaması, kendi kültürünü yaşatması, kendi inancına göre ibadetlerini yapabilmeleri, Türkçeyi konuşabilmeleri için gerekli girişimlerde bulunacağına inanıyorum. Türk devlet aklına ve yüce Türk Milletine güveniyorum. Nihal Atsız’ın ifadesiyle; “Türk beklenendir, Türk özlenendir. Türk gelecektir” Gün yakın, Güneş doğmak üzere…Esir Türklere özgürlük…Türk Devletler Teşkilatı göreve…
 
Etiketler: UYGUR, TÜRKLERİNE, ÇİN, ZULMÜ,
Yorumlar
Haber Yazılımı